Lina Arıkan
Mıstık ve Çorap Canavarı
Mıstık sabah yatağında yatarken yüzüne bir şey düşmüş ve Mıstık onu görünce "Demek sen geldin!" diye bağırır. Mıstık bu yaratığı görünce
— Sabahın altısında beni nasıl uyandırırsın? diye bağırır.
Çorap Canavarı:
— Bana yardım et, diye bağırır.
Mıstık:
— (Şüpheli bir şekilde) Ne oldu? der.
Çorap Canavarı:
— O işte o! der.
Mıstık:
— Ne o? diye şüpheli bir şekilde bakış atar.
Çorap Canavarı:
— Dünyada kâğıt kalmadı, diye bağırır.
Mıstık:
— Kendimiz üretebiliriz, der.
Çorap Canavarı "Nasıl?" diye şaşkın bir yüzle bakar.
Mıstık:
— Ağaçla, der.
Mıstık yolda giderken bir kurbağa görür ve Mıstık:
— Çok şirin bir şey! deyip beslemeye karar verir.
Mıstık ağaca varınca kocaman keskin ayağıyla ağaca vurur. Ağaç ikiye ayrılır.
Kurbağa:
— Dile dileğini! der.
Mıstık şaşkınlıkla, "Nasıl konuşabiliyorsun?" der. Sonra da
— Diliyorum, diliyorum... Abur cubur!
Der.
Kurbağa ve Çorap Canavarı:
— Ne?
Mıstık:
— Of, tamam!
"Ağacın kâğıda dönüşmesini diliyorum." der.
Ve ağaç kâğıda dönüşür.
Çorap Canavarı:
— Vay arkadaş! Bu kadar kolay mıymış? Artık bu kurbağayı hep yanımda taşırım, der.
Son